20 Ekim 2012 Cumartesi

BENİM GÖZÜMDEN İSTANBUL

Süleymaniye Camii Klasik  Osmanlı mimarisinin en önemli örneklerinden biridir.Yapımından günümüze dek İstanbul'da yüzü aşkın deprem gerçekleşmesine karşın, caminin duvarlarında en ufak bir çatlak oluşmamıştır. Güneşli bir İstanbul gününde artık benim için adet olan Kuru fasulye-Pilav ikilisini yemek için çıktığım cami tarihe yolculukta ki diğer noktamdı. 

Yeni Camii cevrsinde,avlusunda ve duvarlarında bulunan güvercinler herzaman ilgimi çekmiştir.İnsanların onlarla olan ilişkileri onlara yem atmaları çocukların onların üzerine koşarak uçmalarını sağlamaları hep zevkli gelmiştir bana.Bazen sırf bu karmaşayı izlemek için durur izlerim.

Eminönü her zamanki gibi kalabalık ve canlı.İnsanlar biryerden biryerlere sürekli akıyor.Herkesin derdi ayrı.satıcısı alıcısı turisti vs.
Mısır çarşısı akan bir nehir gibi sürekli kalabalık.Satıcıları da bi o kadar heyecanlı.Benim dikkatimi hep turistlerle iskandinav dilleri konuşan esnaf çekmiştir.Çarşıya girince hissedilen kokuda ayrı bir tarihi hava kattığını söyleyebilirim.

Türk lokumunun meşhur olduğunu biliyoruz.Ve bu çarşıda bu lokumun her türlüsüne rastlamak mümkün.Ayrica yörelere ait birçok şekerlemelerde bu çarşıda sergilenip müşterilere sunulan ürünler arasında.


Yukarıdaki  paylaştığım resim Theremin müzik aleti dokunulmadan çalınan  elektronik ve manyetik alan prensibi ile çalışan  sanatçidan bir karedir.gezimin son kısmında istiklal caddesinden geçip Taksim meydanına çıktım. Ve bu cadde üzerinde farklı küçük etkinlikler gördüm.İlgimi en fazla çeken yukarda resmi bulunan müzik aleti ve çalma şekli.

5 yorum:

  1. ne göz varmış be adamda..

    YanıtlaSil
  2. biraz görseli azaltıp yazıya yüklensen iyi olur :D

    YanıtlaSil
  3. adsız yorumcular doğru söylemiş

    YanıtlaSil
  4. DEğerli yorumlarınizi esirgemediginiz için teşekkürler..

    YanıtlaSil